Verba Volant Scripta Manent*

Söz uçar yazı kalır.

Tüm hakları saklıdır (c) 2016

HAGB’yi Bırakın, Savunma Yapın!

2016-12-22 19:16:31 tarihinde, Av. Ahmet Erdem Uslaş tarafından yazılmıştır.

5271 sayılı Ceza Muhakamesi Kanununun 231. maddesi kapsamında düzenlenmiş bulunan “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması” (HAGB) uygulaması 2006 yılından beri hukukumuzda mevcuttur. Hukuki terimleri bir kenara bırakıp HAGB’nin ne demek olduğunu sokaktaki vatandaş diliyle açıklamaya çalışacak olursam;

Herhangi bir ceza mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde mahkemece sanık hakkında 2 (iki) yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına hükmedilirse (belirli şartların varlığı halinde) yine mahkemece, bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmektedir. Peki ne demektir bu HAGB? En basit ve kanuni ifadeyle HAGB, “kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını” ifade eder. Bu yönden bakıldığında HAGB, sanık açısından gayet olumlu bir uygulama gibi gözükmektedir. Zira mahkeme, sanığın suçunun sabit olduğunu tespit etmesine ve sanığa -örneğin- 2 (iki) yıl hapis cezası vermesine rağmen, HAGB uygulandığı durumda sanık hakkındaki hüküm açıklanmamakta, sanığın adli sicili (sabıka durumu) bundan etkilenmemekte, sanık aslında hiçbir ceza almamış gibi olmaktadır. Peki, HAGB sanık açısından acaba her zaman iyi bir şey midir? Değildir!

Şöyle ki;

Yukarıda HAGB kararı verilebilmesi için belirli şartların varlığının gerekli olduğunu parantez içinde belirtmiştim. İşte bu şartlardan biri de sanığın HAGB’yi kabul etmesidir. Bu şu demektir: Uygulamada hakimler, diğer HAGB şartları mevcut olan ceza dosyalarında hüküm vermeden önce sanığa HAGB’yi kabul edip etmediğini sormakta ve bu sırada HAGB’nin ne demek olduğunu hızlıca açıklamaktadır. HAGB sanık açısından “kulağa çok hoş geldiği” için olsa gerek çoğu sanık bu soruya “Evet kabul ediyorum.” şeklinde cevap vermektedir. Gördüğüm kadarıyla avukatı olan sanıklar bile HAGB’yi -tabii ki avukatlarının bu yöndeki telkinleriyle- hemen hemen her zaman kabul etmektedir. İşte zaten sorun da tam burada başlamaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki bir sanığın HAGB’yi kabul etmesi, üzerine atılı suçlamayı kabul etmesi demek değildir. Sanık, HAGB’yi kabul ederek mahkemeye aslında şunu demektedir: “Ey Mahkeme, beni yargıla. Yargılama sonunda suçsuz olduğum ortaya çıkarsa beraatime karar ver. Suçlu olduğum ortaya çıkarsa ve şartları varsa HAGB kararı ver.” Ne var ki uygulamada iş yoğunluğundan bunalmış ve “dosya eritmeye” odaklanmış olan çoğu hakim, karşılarındaki sanıktan “HAGB’yi kabul ediyorum.” cevabını aldıkları andan itibaren kendilerini HAGB kararı vermeye (belki de bilinçaltında) şartlamakta ve her ne kadar doğru olmasa da sanık hakkında “Hmm demek suçlu ki HAGB istiyor.” şeklinde düşünmektedir. (Tekrar ediyorum: HAGB’yi kabul etmek asla ama asla suçu kabul etmek demek değildir. Ancak ben HAGB’yi kabul etmenin gerçek hayattaki etkisinden bahsediyorum.) Unutmamak gerekir ki HAGB uygulamasının ön şartı mahkemenin sanığa 2 (iki) yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası vermesidir. Yani hakkında HAGB kararı verilen bir sanığın suçu mahkemece sabit görülmüş, sanığın suçu işlediği ortaya çıkmış demektir. Ne var ki HAGB vasıtasıyla, sanık aleyhine verilen bu hükmün açıklanması geri bırakılmaktadır. İşte uygulamada hakimler, “Ben mahkumiyet kararını vereyim geçeyim, nasılsa HAGB uygulanacak, sanık fiilen bir ceza almayacak.” şeklinde düşünerek özensiz bir yargılama yapabilmekte ve aslında beraat etmesi gereken bir sanık hakkında mahkumiyet ve bununla birlikte HAGB kararı verebilmektedir. Bu, Türk hukuk uygulamasının çok ama çok acı bir gerçeğidir.

O halde ne yapılmalıdır? Öyle ceza dosyaları vardır ki sanık aslında mahkumiyete nazaran beraate çok daha yakındır. İyi bir savunmayla beraat edebilir veya hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilebilir. İşte ben, bu tür dosyalarda HAGB’yi kabul etmemenin sanık açısından çoğu zaman daha doğru olduğunu düşünmekteyim. Şöyle ki; her şeyden önce neredeyse her sanıktan “HAGB’yi kabul ediyorum.” yanıtını almaya alışmış olan hakim, sanığın duruşmada “HAGB’yi kesinlikle kabul etmiyorum. Ben masumum. Beraatime karar verilsin.” demesiyle tabiri caizse oturduğu yerde silkinmekte, “Bir saniye; sanık HAGB’yi kabul etmedi. Yani ben HAGB kararı veremeyeceğim. Sanık hakkında mahkumiyet kararı verirsem bunun sonuçları sanık açısından daha vahim olacak.” bilinciyle dosyaya birdenbire çok daha fazla yoğunlaşmaktadır. Bu duruma birçok duruşmada bizzat şahit oldum.

Sonuç olarak, sanığın HAGB’yi kabul etmesinin her zaman yanlış olduğu iddiasında kesinlikle değilim. HAGB’yi kabul edip etmeme konusunda dosya bazında bir değerlendirme yapılması gerektiğine dair en ufak bir şüphe dahi yoktur. Benim bu yazımda savunduğum tez şudur: Öyle ceza dosyaları vardır ki HAGB’yi kabul etmeyerek öncelikle hakimi “kendine getirmek” ve dosyaya odaklanmasını sağlamak, bunun üzerine çok iyi hazırlanmış bir savunma ile doğrudan beraati hedeflemek en doğru stratejidir. Bunu yapmak riskli midir? Tabii ki evet. Ancak unutmamak gerekir, beraat kararı sanık açısından mutlak zaferdir ve dolayısıyla HAGB’ye nazaran kat be kat iyi bir sonuçtur. Hakkında HAGB kararı verilen sanığa “Sonuçta suçlu olduğun mahkeme kararıyla tescillendi mi tescillendi. Sen HAGB’ye dua et.” denebilir. Ama hiç kimse, hakkında beraat kararı verilmiş olan bir sanığa karşı bu şekilde konuşamaz. Bir otomobil markasının çok beğendiğim sloganı olan “The best or nothing.” düsturuyla hereket eden sanıklar ve avukatları, HAGB’yi kabul etmeme “kumarını” oynayarak en iyiyi hedefleme tercihini yapabilirler.

 

 

Yorumlar

  • Enes Bektaş diyor ki:

    Sosyal medyada bir videoya küfürlü yorum atan 400den Fazla kişiye vali yardımcısı tarafından ceza ve manevi tazminat davaları açıldı.ceza davasında avukat bişey olmaz siciliniz temiz hükmü 5yıl erteler hakim dediğinden suçu kabul ettik.ardından tazminat davaları gelmeye başladı hepimize. Hakim hagb kararı vermiş bizde karara itiraz ettik. Itirazımız kabul olmuş hagb kararı bozulmuş bir daha gün vermişler.yani şimdi tekrar mı yargılanıcaz? Tekrar yargılanırsak güzel bir savunma hile hagb kararını istemediğimizi mi söyleyelim.

  • Enes Bektaş diyor ki:

    Bu arada vali yardımcısı Toplamda 2trilyona yakın para almaya çalışıyor bizden.

  • Hüseyin ŞAHAN diyor ki:

    HAGB’ye itiraz edildiğinde verilen kararın tekrar değerlendirilmesi yönünde bir itiraz hakkı var mıdır? Teşekkürler.

Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir